canlanmak

canlanmak
nsz
1. 变活, 复活: Bütün varlıklar sanki canlandı. 一切仿佛都活了起来。Taşlar sanki canlanıp konuşmaya başladılar. 那些石头仿佛有了生命, 都纷纷开了口。Öldü sanılan adam birden canlandı. 原以为死了的那个人突然又活了过来。
2. 出现生机, 出现生气, 恢复活力, 变得活跃, (火)变旺; 恢复元气, (病情)好转: Yağmurdan sonra ekinler canlandı. 雨后庄稼又恢复了生机。Demiryolu yapılınca kasaba canlandı. 铁路建成后小镇便恢复了生机。Söz tiyatroya gelince, bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı. 此话一传到剧院, 这位老艺术家布满皱纹的脸上绽开了笑容。
3. 呈现, 显现; 面临: Eski günler gözümün önünde canlandı. 过去的日子呈现在我的眼前。Tehlike karşımızda canlanmış duruyor, ayağımızı denk alamazsak gürültüye gittiğimizin resmidir. 如果我们面临危险而掉以轻心, 我们肯定会卷入是非之中。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • canlanmak — nsz 1) Gücü artmak, diri duruma gelmek Biraz oyalandıktan sonra canlanan parmaklarını beyaz tuşlarda koşturarak çalmaya başladı. P. Safa 2) de Depreşmek Bir kere gözlerime baksanız anlardınız / Sizin için kalbimde canlanan emelleri. N. H. Onan 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can gelmek — canlanmak, güçlenmek Vücudumuza serinlik, ferahlık yayılıyor / Kan verilen bir yaralı imişçesine cismime can geliyor. R. H. Karay …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlanıvermek — nsz Çabucak canlanmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canlanma — is. Canlanmak işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dirilmek — nsz 1) Güçlenip canlanmak Bir bardak suyu içince dirildi. 2) Bitki solmuş, pörsümüş durumdayken yeniden canlılık kazanmak, diri duruma gelmek 3) Hasta yeniden sağlığını kazanmak, iyileşmek 4) Öldüğü sanılan şey canlılık kazanmak Masal bu, ölüyken …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hararetlenmek — nsz 1) Isısı artmak 2) Canlanmak, kızışmak Tartışma hararetlendi. Şakir Bey arkasından gelerek fikrini müdafaa için hararetleniyordu. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tazeleşmek — nsz Taze bir durum almak, canlanmak, gençleşmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tecessüm etmek — 1) boyut kazanmak, cisimlenmek, belirmek 2) görünmeye başlamak 3) canlanmak Olay olduğu gibi gözümün önünde tecessüm ediyor …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • renk gelmek — (bir şeye) renklenmek, canlanmak Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gayrete gelmek — bir işi yapmaya veya bitirmeye özenmek; canlanmak Ekmeğini zeytinyağına banıp öyle lezzetli bir yiyişi vardı ki ben de gayrete gelmiştim onunla. Y. Z. Ortaç …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • benzine kan gelmek (veya benzi kanlanmak) — sağlıklı duruma gelmek, canlanmak Yirmi dört saat evvel Allah tan ziyade Abdülhamit ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”